Giritli Meyhane

Giritli’yi ilk gördüğümden itibaren hayran kaldım, o şirin bahçesine, personeline, servisin kusursuzluğuna, ama en çok da mükemmel lezzetlere. İlk gittiğimde fiks menüsünü bilmiyordum, yan masalara gelen sayısız meze tabağını görünce, gözüm kalmış, ben de hepsinden isterim, demiştim. Ve sonra her lokmada mükemmel lezzet. Kimi götürdüysem tam not aldı.
Fiks menü fiyatı önceleri biraz yüksekti, sınırsız içki dahilken, ama şimdi, içki hariç, gideceğiniz ortalama bir yer düzeyinde. Bu kalitedeki bir lokanta için çok uygun.
Tek kötü yanı var kanımca; Giritli’ye bir kez gittikten sonra sıradan yerlere artık gitmek istemiyorsunuz!

Fiyatlar ucmus durumda ama hala ilk gunku kalitesini koruyor

Vedat Bey’in yıllar boyu bize tanıttığı ve önerdiği mekanları baz alarak yaptıiğımız İstanbul gurme turunda bizi en çok etkileyen yer oldu.

Personelin güleryüzlülük ve insanı sıkan yakınlık arasındaki dengeyi çok iyi tutturması, kısa ve anlaşılır bir dille bize mezeleri tanıtması, sohbet etmek istediğimizde etmesi, bunun dışında bizi yalnız bırakması, hayvansever bir meyhane olması başlangıçtaki artılar. Mezeler ise bir harika, bazıları İstanbul’da yediklerimiz arasında en iyisiydi.

Ana yemek balıktan bir San Sebastian çarpıcılığı beklememek lazım, ancak işletmenin zaten bu konuda çok iddialı olmadığını belirtmesi dahi güzel bir taraf. Fiyatlar oldukça uygun. Mekan sessiz sakin bir muhitte. Her şeyiyle harika bir işletme.

Meze olarak köpeoğlu, yoğurtlu sarımsaklı kabak, acılı yoğurtlu cibes, tarama ve tuzda palamut söyledik. Kabak ve cibes öldürülmeden güzel pişirilmişti, özellikle cibes çok körpe ve lezzetliydi. Köpeoğlu ve tuzda palamut da lezzetliydi ama tarama çok çok iyiydi.
Diğer yandan ara sıcaklar mezelerle aynı seviyede değildi. Patlıcan bombada hiç köz tadı yoktu ve limonu fazla kaçmıştı. Ahtapot bacakları hem çok inceydi, hem de fazla pişmekten (bize servis yapan garson pişme öncesinde haşlandığını da belirtti) tüm lezzetini yitirmişti. Fiyata göre porsiyon da oldukça küçüktü. Patates kroketin peynirinin özel olduğunu belirtmelerine rağmen ben özel bir lezzet alamadım.
Ana yemek olaraksa sarı kanat ve hamsi ızgara söyledik. Hamsi gayet lezzetliydi ama sarı kanat hem hamsi kadar taze değildi, hem de az da olsa fazla pişmişti.
Bir daha gidip daha fazla meze söylemeye karar verdik.

İstanbul’daki “ünlü” birçok meyhaneyi fersah fersah geçecek lezzette mezelere sahip, ancak konumundan dolayı, çok ayakaltı olmadığı için daha az bilinen bir yer. Belki de böylesi daha iyi… Yiyip de beğenmediğim tek bir mezeleri olduğunu hatırlamıyorum. Deniz fasulyesinden deniz börülcesine, sıcak ot kavurmasından tahinli köz patlıcana “basit” gözüken her mezede sıradışı bir lezzet sunuyorlar. Mekan sahiplerinin hayvan dostu olmasını ayrıca seviyorum. Kesinlikle çok çok iyi bir meyhane, en iyilerden. Yazları bahçesi çok keyifli…